Günümüzde beton ömrü 50-100 yıl ile ölçülürken, binlerce yıl önce inşa edilen eserler halen nasıl ayakta kalabilmiş sorusunun cevabı küfeki taşında gizli…
İnsanoğlunun taşla münasebeti çok eskilere dayanır. İnsanlık mirasının kadim izlerini hep taş üzerinden takip ediyoruz.. Taş, insanlık tarihine ışık tutmuş, devirlere adını vermiş, sanatın ortaya çıkmasına ön ayak olmuş ve yazılı ilk kaynakları öğrendiğimiz, insanlık için önemli bir madde. İnsanoğlu taşla medeniyetler inşa etmiş. Taş, mimariye, sanata ve estetiğe temel olmuş, şekil vermiş.
Şimdi bu taşlardan birisi olan, özellikle İstanbul’a siluet kazandıran, İstanbul’a armağan bir taştan, Küfeki taşından bahsedelim.
Tarihi binaların sağlamlık sırlarından en önemlisi ‘Küfeki taşı’
Küfeki taşı, Roma ve Bizans döneminde kullanılmaya başlanan,
Dünya’da “İstanbul Taşı“, Osmanlı’da ise “Bakırköy Taşı” olarak da bilinen 2000-2500 yıl gibi uzun bir zaman ayakta kalabilen bir taştır. En önemli özelliği zeminden çıktığı anda her türlü işleme uygun olması ve kolay işlenmesi; havayla temastan sonra havadaki karbon dioksiti bünyesine alarak sertlik, dayanıklılık ve güç kazanmasıdır.
Bu yüzdendir ki, Bizanslıların Ayasofya ve Yukarıkapı Surları inşası ile Osmanlı döneminde Süleymaniye Külliyesi’nin yapımından bu yana İstanbul estetiğini oluşturan tüm yapıların içinde ve dışında daima bu taş kullanılmıştır.
Küfeki taşı aynı zamanda klimatik özelliği ile de bilinir. Mevsime göre sıcak yada soğuk havayı absorbe ederek rahat bir nefes almanıza yardımcı olur. Ayrıca küfeki taşının 1986 yılında Moskova Üniversitesinde yapılan bir araştırmada nükleer dalgaları geçirmediği de tespit edilmiştir. Küfeki taşının İstanbul Teknik Üniversitesi´nde (İTÜ) yapılan kimyasal analizlerinde beyaz çimento, kireç, alçı, toz deterjan, pudranın yapımında da ham madde olarak kullanılabileceği tespit edilmiştir.
Medeniyetler inşa eden bir taş
Küfeki taşı yatakları İstanbul’un batısında Davutpaşa, Bakırköy- Sefaköy (Yeşilköy, Şirinevler, Merter, Haznedar) arasındaki sahada İstanbul’dan Küçükçekmece’ye doğru uzanan neojen oluşuklar arasında yer almaktadır. Bu bölgede yüzyıllardır işletilen ocaklardan İstanbul, Trakya ve civar illerin yapı taşı gereksinimi karşılanmıştır. Evliya Çelebi’nin bu konudaki açıklaması şöyledir: “Edirnekapı dışında Davutpaşa bahçesi yakınında 7 yerde taş madeni vardır ki; böyle bir Allah yapısı hiçbir diyarda görülmemiştir. Bin yıldan beri günümüze kadar her gün bin deve, eşek, katır taş taşıdığı halde sanki deryada katre güneşte zerre miktarı azalmamıştır. Çünkü Allah’ın emriyle her gün havadan bitmektedir. Ayasofya’nın yapılması için hızır getirdiğinden hızır madeni derler. Güzel koparılması kolay bir makbul taştır.”
İstanbul camilerinin ve birçok tarihi mimarinin beyaz taş malzemesi olan Bakırköy küfekisi, artık ocakların kapanması nedeni ile bulunamıyor. Günümüzde bu çoklukta olmasa da İstanbul çevresinde hala ocaklar mevcut. Farklı illerde de ocakları hala işletilmektedir.
Bunca yapıda, sanat eserinde kullanılmasının nedeni neydi?
Ocaktan çıkmadan önce yumuşaktır. Bu yüzden işlenmesi çok kolaydır. Daha sonra havadaki karbondioksit gazını alarak sertleşir. Bu sertleşme uzun bir süre devam eder. Yıllar geçtikçe betona nispetle mukavemeti daha da artar.
Küfeki taşının çekme, basınç, kayma mukavemetleri geçen süre içinde artarken oluşumundaki porlar azalmakta ve su, gaz emisyonları, ve harici tesirlere karşı direnci artmaktadır.
Kullanımı gibi ismi de eskilere dayanıyor: Küfeki ya da Köfeki… Eski Yunanca kouphos “kof, hafif” sözcüğünden türemiştir. Camiden medreseye, saraydan yalıya, köprüden su yoluna, handan kervansaraya, türbenden mezar taşına çeşmeye ve daha birçok eserde kullanılan eşsiz bir taş…
Mimar Sinan “çıraklık, kalfalık ve ustalık eserlerim” dediği sırasıyla Şehzadebaşı, Süleymaniye ve Selimiye’de Küfeki taşını kullanmıştır. Mimar Sinan’ın hem dahi derecesinde büyük bir mimar hem de yüksek derecede bir mühendis mantığına sahip olduğunu biliyoruz. Sinan eserlerini inşa ederken ilginç hesaplamalar, ilginç tasarımlar ve ilginç malzemeler kullanmıştır. Mimar Sinan, Küfeki taşı üzerinde özel araştırmalar yapmış ve kolay işlenme, estetik ve mukavemet gibi özellikleri sebebiyle bu taşı eserlerinde ana yapı malzemesi olarak seçmiştir.
Çok zengin bir kullanım alanı var
Sadece dış cephe malzemesi olarak değil, kolay işlenmesi nedeniyle kesme taş ve yoğun bezemeli düzeye kadar değişik ve zengin bir kullanım alanı bulmuştur. Küfeki taşı dahili mekânlarda, döşeme kaplamalarında, kemerlerde, sütunlarda, sövelerde, cumbalarda, harpuştalarda, şöminelerde, bahçe düzenlemesinde, rölyeflerde, taç kapılarda, portal, mihrap ve minberlerde kuş evi, çörten, sadaka taşı gibi estetik, sanat ve zarafet gerektiren eserlerde de çokça kullanılmıştır.
Taş günümüzde de eski eserlerin restorasyonlarında ve yeni binalarda, köşk, villa ve yalılarda, bahçe duvarları, yürüyüş yolları, kamelyalar ve benzeri yerlerde kullanılmaktadır.