“Sümer”, Semitik konuşan Akadlılar tarafından Mezpotamya’da yaşayan Sami dili olmayan insanlara verilen addır. Kanallar ve sınır taşlarıyla organize edilen ve bir koruyucu tanrı veya tanrıçaya adanan bölgedeki şehir devletleri, ilk olarak tarih öncesi Ubeyd ve Uruk dönemlerinde iktidara geldi. Sümer yazılı tarihi MÖ 27. yüzyılda başladı, ancak ilk anlaşılır yazı MÖ 23. yüzyılda başladı. Klasik Sümer, MÖ 23. yüzyılda Akad İmparatorluğu’nun yükselişiyle sona erer ve yalnızca MÖ 21. yüzyılda kısa bir rönesans yaşar. Sümerler sonunda Akad / Babil nüfusuna dahil edildi.
Sümer Tarihindeki Dönemler
Ubeyd dönemi (MÖ 6500-4100), sulama tarımı getiren çiftçilerin güney Mezopotamya’daki ilk yerleşimini gördü. Kendine özgü, ince boyanmış çanak çömlek bu dönemde belirgindi.
Uruk dönemi (MÖ 4100-2900) birkaç geçiş gördü. İlk olarak, çömlek seri üretilmeye başlandı. İkincisi, ticaret malları güney Mezpotamya’da su yollarından aşağı akmaya başladı ve büyük, tapınak merkezli şehirler (büyük olasılıkla teokratik ve rahip-krallar tarafından yönetilen) bu ticareti kolaylaştırmak için yükseldi. Köle emeği de kullanıldı.
Erken Hanedan dönemi (MÖ 2900-2334), piktogramların aksine yazmanın sıradan ve deşifre edilebilir hale geldiğini gördü. Gılgamış Destanı, muhtemelen tarihsel krallar olan Gılgamış’ın kendisi de dahil olmak üzere birçok liderden bahseder. İlk hanedan kralı, ilk Kish hanedanının 13. kralı Etana’ydı. Savaş artıyordu ve şehirler kendini korumak için duvarlar dikti. Sümer kültürü güney Mezopotamya’dan çevre bölgelere yayılmaya başladı.
Akad İmparatorluğu döneminde (MÖ 2334-2218), bölgedeki birçok kişi hem Sümer hem de Akadca olarak iki dilli hale geldi. Yine de imparatorluğun sonuna doğru Sümer, giderek bir edebi dil haline geldi.
Guti barbarları Akad ordusunu yendikleri, ancak yerinde medeniyetleri destekleyemedikleri için Guti dönemi (MÖ 2218-2047) bir kaos ve gerileme dönemine damgasını vurdu.
Sümer Rönesansı / Üçüncü Ur Hanedanlığı (MÖ 2047-1940), gücü Güney Asur’a kadar uzanan yöneticiler Ur-Nammu ve Shulgi’yi gördü. Bununla birlikte, bölge daha Semitik hale geliyordu ve Sümer dili dini bir dil haline geldi.
Sümer Rönesansı, İsin hanedanlığının MÖ 1700’e kadar devam ettiği Amoritlerin istilasıyla sona erdi ve bu noktada Mezpotamya, Babil egemenliğine girdi.
Dil Ve Yazma
Çivi yazısı ile yazılmış birçok Sümer kil tableti keşfedildi. Yazmanın en eski örneği değiller, ancak yine de insanın tarihi yazma ve edebiyat yaratma yeteneğinde büyük bir ilerlemeyi temsil ediyorlar. Başlangıçta piktogramlar, ardından çivi yazısı ve ardından ideogramlar kullanıldı. Mektuplar, makbuzlar, ilahiler, dualar ve hikayelerin hepsi kil tabletlerde bulundu.
Din
Sümerler, antropomorfik çok tanrılığa veya her şehir devletine özgü olan insan formundaki birçok tanrıya inanıyorlardı. Ana panteon, An (cennet), Enki (insanlara şifacı ve dost), Enlil (ruhların itaat etmesi gereken büyüler verdi), İnanna (aşk ve savaş), Utu (güneş tanrısı) ve Sin’den (ay tanrısı) oluşuyordu. .
Teknoloji
Sümerler, tekerlek, çivi yazısı, aritmetik, geometri, sulama, testereler ve diğer aletler, sandaletler, savaş arabaları, zıpkınlar ve bira dahil olmak üzere çok çeşitli teknolojiler icat etti veya geliştirdi.
Gelin hep birlikte tarihin bilinen en erken medeniyetlerinden biri hakkında bilmiyor olabileceğiniz gerçeklere bir göz atalım.
1- Büyük şehir nüfusları 80.000’e yakındı
Mezopotamya’daki Sümer medeniyetinin kökenleri bugün hala tartışılıyor, ancak arkeolojik kanıtlar Sümerlerin MÖ 4. binyıla kadar kabaca bir düzine şehir devleti kurduklarını gösteriyor. Bunlar, merkezinde genellikle bir ziggurat olan, surla kaplı metropollerden oluşuyordu. Evler kamış demetler kullanılarak veya çamurdan tuğlalarla inşa ediliyor, Fırat ve Dicle’nin alüvyon yüklü sularını dizginleyip tarımda kullanmak için karmaşık sulama kanalları açılıyordu. Eridu, Ur, Nippur, Lagaş ve Kiş büyük Sümer kentleriydi, ancak bunların arasında en eski ve en çok gelişenlerinden biri de neredeyse 10 kilometrelik savunma surlarıyla çevrili, 40.000 ila 80.000 nüfusa sahip önemli bir ticaret merkezi olan Uruk’du. Kent, MÖ 2800’lerde dünyanın en büyük şehriydi.
2- Hükümdarlarından biri kadındı
Antik Mezopotamya’ya dair en büyük bilgi kaynaklarından biri, antik Sümer hükümdarlarının birçoğunun isimlerinin ve ne kadar süre tahtta kaldıklarının yazılı olduğu kil bir tablet olan “Kral Listesi”. Liste, efsane ve tarihsel gerçekliğin ilginç bir karışımı. Listede, ilk krallardan birinin 43.200 yıl yaşadığı söyleniyor. Listede ayrıca MÖ 2500 dolaylarında Kiş tahtına oturan Sümer’in tek kadın hükümdarı Kubaba’nın da ismi geçiyor. İktidarı veya tahta nasıl geldiği hakkında çok az şey bilinse de listede Kiş’in temellerinin sağlamlaştırdığından ve yüzyıl süren bir hanedan kurduğundan bahsediliyor.
3- Sümer şehir devletleri birbirleriyle savaş halindeydi
Ortak bir dil ve kültürel gelenekleri paylaşmışlarsa da Sümer şehir devletleri birbirleriyle neredeyse sürekli bir savaş halindeydi. Süregelen savaşlar medeniyetin tarih sahnesinde kalışı boyunca birçok faklı hanedan ve krallık oluşmasına sebep olmuştu. Bu çatışmaların bilinen ilki MÖ 2450 dolaylarında sınır anlaşmazlığı sebebiyle rakip şehir devleti Umma’yı mağlup eden Lagaş kralı Eannatum’la ilgiliydi. Eannatum zaferini anmak için, mağlup düşmanlarının etiyle ziyafet çeken kuşların betimlendiği kireç taşından ürkütücü bir anıt olan “Akbaba Steli”ni diktirmişti. Eannatum’un yönetimi altında tüm Sümer’i kontrol altına alan Lagaş tarihi boyunca Mezopotamya’ya hâkim olan birkaç şehir devletinden biriydi.
Devam eden çatışmalar askeri ilerlemelere yol açmışsa da ülkeyi dış saldırılara açık hale getirdiğinden tarihlerinin son dönemlerinde Elamların, Akadların ve Gutilerin saldırısına uğradılar.
4- Sümerler biraya çok düşkündü
Yazı, tekerlek, saban, yazılı kanunlar, edebiyat en bilindik Sümer icatları, ancak Sümerleri meşhur eden bir şey daha var: Bira! Arkeologlar Mezopotamya’da bira yapımının MÖ 4. binyıla dayandığını kanıtlayan bulgulara rastladı. Kullandıkları mayalama yöntemi bugün hala gizemini korusa da yaptıkları biranın çok kıvamlı oluşundan dolayı özel bir kamışla içilen arpa özlü bir karışım olduğu görülüyor. Sümerler biralarının besin zengini malzemelerinden övgüyle söz etmiş ve biranın “neşeli bir kalp ve memnun bir ciğerin” anahtarı olduğunu söylemişti. Hatta bira bulduğuna inanılan ve uğruna yazılan ilahi de yere konulmuş maltı suladığı söylenen Ninkasi adında bir tanrıça bile vardı.
5- Çivi yazısı 3.000 yıldan fazla kullanıldı
Sümerlerin çivi yazısını icadı MÖ 3400’lere dayanıyor. Yazı en karmaşık formunda, antik kâtiplerin hece ve kelimeleri kamıştan bir kalem kullanarak ıslak kil tabletler üzerine yazdığı birkaç yüz karakterden oluşuyordu. Yazılı tabletler daha sonra sertleşmeleri için pişiriliyor ya da güneşin altında bırakılıyordu. Sümerler çivi yazısını ilk olarak ticari işlerin hesabını ve kaydını tutmak için geliştirmiş, fakat zamanla şiirden tarihe, kanunlardan edebiyata her şey için kullanılan tam teşekküllü bir yazı sistemine dönüşmüştü. Yazı birden çok dile adapte edilebildiği için birkaç binyıl boyunca bir düzineden fazla kültür tarafından kullanılmıştı öyle ki arkeologlar, Yakın Doğu’ya ait astronomik metinlerin MS birinci yüzyıl gibi yakın bir tarihte bile çivi yazısıyla yazılmış olduğunu keşfetti.
6- Sümerler gezmiş görmüş tüccarlardı
Anayurtları odun, taş ve madenden yoksun olduğu için Sümerler hem deniz hem de kara üzerinde tarihin en erken ticaret ağlarından birini kurmak zorunda kalmıştı. En bilinen ticari ortakları bakır ticaretini tekelinde tutan, yine de tüccarları sedir odunu için Anadolu ve Lübnan’a, altın ve değerli taşlar içinse Umman ve İndus Vadisi’ne aylar süren yolculuklar yapan Dilmun adasıydı (günümüzde Bahreyn). Sümerler, sanatta ve kuyumculukta kullanılan mavi renkli değerli bir taş olan lapis lazuliye özellikle düşkündü. Bu taşı almak için Afganistan’a kadar gittiklerine dair kanıtlar bulunuyor. Tarihçiler Sümer kaynaklarında Magan ve Meluhna olarak geçen iki antik ticaret noktasının Mısır ve Etiyopya olabileceğini de söylüyor.
7- Gılgamış Destanı’nın kahramanı, muhtemelen gerçek bir tarihi figürdü
Mezopotamya edebiyatının en gözde başarısı, orman canavarıyla savaşı sonsuz yaşamanın peşinden koşan bir Sümer kralının maceralarını anlatan 3.000 satırlık epik şiir “Gılgamış Destanı”. Destanın kahramanı Gılgamış Herkül’le yarışır güce sahip bir yarı tanrı olsa da birçok araştırmacı karakterin gerçekte Uruk şehrinin beşinci kralına dayandığını inanıyor. Tarihi Gılgamış’ın adı Kral Listesi’nde geçiyor ve MÖ 2700 dolaylarında yaşadığı düşünülüyor. İktidarına dair günümüze kalmış çok az kaynak bulunsa da arkeologlar Uruk’un devasa savunma surlarını inşa ettirdiğine ve tanrıça Ninlil tapınağını restore ettirdiğine ilişkin yazıtlar ele geçirdi. Tüm bunlar Gılgamış’ın, yaptıkları daha sonra destanlaştırılmış gerçek bir hükümdar olabileceğini gösteriyor.
8- Sümerlerin geliştirdiği matematik ve ölçümler bugün hala kullanılıyor
Altmış saniyelik dakikalar ve altmış dakikalık saatlerin kökeni Antik Mezopotamya’ya dayanıyor. Modern matematiğin onluk sisteme dayalı olması gibi, Sümerler de 60’lık birliklere dayalı bir sayı sistemi kullanıyordu. Kolayca bölünebilen bu sayı sistemi daha sonra bunu ayların uzunluğu üzerine astronomik hesaplamalar yapmakta kullanacak Babiller tarafından benimsendi. 60’lık sistem zaman içinde kullanımdan kalksa da bıraktığı miras bugün bile hem saat hem dakika ölçümlerimizde bizimle. Sümerlerin altmışlık sayı sistemlerinin diğer kalıntıları günümüzde, dairenin 360 derece olması gibi uzamsal ölçümlerde varlığını sürdürüyor.
9- Sümer tarihi 19. yüzyıla kadar bilinmiyordu
Mezopotanya’nın MÖ. 2. binyılın başlarında Amoritler ve Babiller tarafından hakimiyet altına alınmasından sonra Sümerler kademeli olarak kültürel kimliklerini kaybedip bir politik güç olarak varlıklarını sürdüremediler. Tarihlerine, dillerine, teknolojilerine dair her şey hatta adları bile unutuldu. Sırları, İngiliz ve Fransız arkeologlar 19. Yüzyılda antik Asurlular hakkında kanıt ararken Sümer eserlerine rastlayana kadar Irak çöllerinin kızgın kumları altında gömülü kaldı. Henry Rawlinson, Edward Hincks, Julius Oppert ve Paul Haupt gibi araştırmacılar çivi yazısının deşifre edilmesinde öncü olarak tarihçilerin erken Mezopotamya’nın uzun kayıp tarihini ve edebiyatını incelemesi için uygun yolu açtı. O tarihten beri arkeologlar Sümer sanatı, çömlekçiliği, heykelciliğine dair sayısız eserin yanı sıra büyük bir çoğunluğu bugün hala tercüme edilmeyi bekleyen 500.000 kadar kil tablet keşfetti.
Sümerlerin Dünyayı Değiştiren 9 İcadı
Binlerce yıl önce Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında büyüyüp gelişen Sümerler, Silikon Vadisi’nin antik dünyadaki karşılığı sayılabilecek bir medeniyet inşa etmişti. Tarihçi Noah Kramer’in yazdığı gibi Sümer halkının teknolojik icatlara karşı olağan dışı bir becerisi vardı.
Sümerler, Yunanların daha sonra Mezopotamya olarak adlandıracakları yerde, yeni teknolojiler geliştirmiş mevcut olanları ise mükemmelleştirmişti. Bu süreçte, insanların besin üretimini dönüşüme uğratmış, evler inşa etmiş bilginin ve zamanın kaydını tutmuşlardı.
Philadephia, Penn Müzesi’nden Babil Bölümü sorumlusu ve küratör Philip Jones’a göre Sümerlerdeki yaratıcılığın kaynağı kısmen, yaşadıkları toprakların doğal kaynaklar açısından yetersiz olmasıydı. Bölgede ağaçlıklı alan çok azdı, taş ve metalse neredeyse hiç yoktu. Bu durum, onları antik dünyanın plastiği sayılan kil gibi materyalleri ustalıkla kullanmaya zorladı. Tuğladan çömleğe, kaplardan yazı tabletlerine kadar her şeyde kil kullanıyorlardı.
Ancak, Sümerlerin asıl dehası örgütlenmiş olmalarıydı. Başka yerde yapılmış icatları alıp çok daha büyük boyutlarda uygulayabiliyorlardı. Böylelikle kumaş, çömlek gibi ürünleri toplu olarak üretip ticaretini yapıyorlardı. Kramer’e göre Sümer kimliğinde onları büyük düşünmeye ve becerikliliğe yönelten bir şeyler vardı. “Ruhsal ve psikolojik olarak hırs ve başarıya, üstünlük ve prestije, şerefe ve bilinirliğe büyük bir önem veriyorlardı.”
Sümerlerin getirdiği yenilikler yavaş yavaş yayıldı ve bugün içinde yaşadığımız gelişmiş dünyadaki modern teknolojinin gelişimine yol açtı. İşte Sümerlerin izlerini bıraktığı alanlardan bazıları!
1- Seri üretim çömlek
Diğer antik halklar çömleği elleriyle yaparken Sümerler, seri üretime geçmelerini sağlayan çömlek tekerini icat etmişti. Pennsylvania Üniversitesi Akdeniz Sanatı ve Arkeolojisi Bölümü’nden doktora adayı Reed Goodman’a göre bu icat Sümerlerin işçilerin yiyecek payının konulması için yapılan ve bugünkü Tupperware’lerin öncüsü sayılan kaplar gibi çok sayıda ürünü çoklu biçimde üretmesini sağlamıştı.
2- Yazı
Jones, yüzde yüz olmasa da çok büyük bir olasılıkla ilk yazı sistemini geliştirenlerin Sümerler olduğunu söylüyor. Bu, Sümerlerin MÖ 2800’den beri yazılı iletişim kullandıklarını açıklıkla ortaya koyuyor.
Sümerler geliştirdikleri bu sistemi derin bir edebiyat oluşturmak veya tarihlerini yazmak için değil daha ziyade alım ve satımını yaptıkları malların kaydını tutmak için kullanıyordu. İlk metinlerin yalnızca sayı ve mal bilgilerinden oluştuğunu belirten Jones, Sümerlerin bunu temelde çeşitli nesnelerin çizimi olan bir piktograf (resimyazı) sistemiyle yaptığını söylüyor. Sümerler zaman içerisinde fikir ve eylemleri ifade etmek için piktografları birleştirmiş daha sonraysa bu piktograflar sesleri ve kelimeleri oluşturacak şekilde evrilmişti.
Kâtipler, daha sonra kurutulup tablet haline gelecek ıslak kil üzerine sembolleri kazımak için ucu sivrileştirilmiş kamışlar kullanıyordu. Bu yazı sistemi sonraki dönemlerde çizi yazısı olarak bilinmeye başlandı ve Kramer’in belirtiğine göre ilerleyen medeniyetler tarafından benimsenip 2000 yıl boyunca tüm Orta Doğu’da kullanılmaya devam etti.
3- Hidrolik mühendisliği
Sümerler, taşan Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunu nasıl toplayıp yönlendireceklerini öğrenmişti. Taşan suları içerdiği zengin alüvyonla birlikte topluyor daha sonra bunu ekili tarlaları sulamak ve gübrelemek için kullanıyordu.
Kamış, palmiye gövdesi ve çamurla inşa edilen, kapıları su akışını kontrol edebilmek için açılıp kapanabilen barajlarıyla karmaşık kanal sistemleri tasarlamışlardı.
4- Araba
Sümerler tekerlekli araçlar icat etmedi, ancak Richard W. Bulliet’in Tekerlek: İcatlar ve Yeniden İcatlar kitabında yazdığına göre sürücünün bir dizi hayvanı yönlendirdiği ilk iki tekerlekli arabayı bulan Sümerlerdi.
Goodman Sümerlerin MÖ 3000’lerde bu tür ulaşım araçlarına sahip olduğunu söylüyor. Ancak, Sümerler bu araçları sert toprağın tekerlekle yolculuğu güç kılacağı kentdışında dolaşmaktan ziyade törenlerde veya ordu için kullanıyordu.
5- Saban
Kramer’e göre tarımda hayati bir teknoloji olan sabanı Sümerler icat etmişti. Çiftçilere çeşitli saban türlerini nasıl kullanacaklarını açıklayan detaylı kılavuzlar hazırlamışlardı. Kılavuzun yanı sıra, ekinlerin yenmesini önlemek amacıyla sıçan tanrıça Ninkilim’e saygı sunmak için okunacak bir dua bile vardı.
6- Dokuma atölyeleri
Orta Doğu’daki diğer kültürler topladıkları yünü giyecek için kumaş dokumakta kullanırken bu işlemi ilk kez endüstriyel boyuta ulaştıran Sümerlerdi.
Sümerlerin yaptığı yenilik tapınaklarını dev fabrikalara çevirmekti. Kumaş yapmak için, modern üretim şirketlerinin öncülü olan büyük iş örgütlenmeleri geliştirmişlerdi.
7- Seri üretim tuğlalar
Sümerler ev ve tapınak inşa etmede yaşanan taş ve odun kıtlığını telafi etmek adına kilden tuğla yapmak için özel kalıplar dökmüştü. Kili inşa malzemesi olarak kullanan ilk onlar olmasa da büyük miktarda tuğla üretip bunları yine büyük boyutlarda bir araya getirmek beceriyle geliştirilmiş bir yenilikti. İnşa ettikleri yapılar taştan olanlar kadar sağlam olmasa da çok sayıda yapı inşa edip büyük şehirler kurmayı başarmışlardı.
8- Metalurji
Bakır Geliştirme Birliği’ne göre Sümerler bakırı mızrak ucu, keski, bıçak gibi faydalı ürünler üretmek için kullanan ilk halklardan biriydi. Sümerler aslan başlı kartal gibi fantastik hayvanların betimlendiği tablolarda da dahil çeşitli sanat eserlerinde de bakırı kullanmıştı.
9- Matematik
İlkel insanlar sayı saymak için kemiğe çentik atmak gibi basit yöntemler kullanıyordu, Sümerlerse bunun yerine 60’lı birliklere dayanan bir sayı sistemi geliştirmişti. Başta, bu birliklerin kaydını tutmak için kamış kullanmışlardı, ancak nihayetinde çivi yazısının gelişimiyle kil tabletlere dikey izler kondurmaya başladılar. Geliştirdikleri sistem ilerleyen medeniyetlerin matematiksel hesaplamaları için uygun yolu açtı.
History.com. Patrick J. Kiger.