Türkçenin bilinen ilk yazılı belgeleri olan Orhun Abideleri –diğer adıyla Göktürk Yazıtları– hakkında bilgi vermeye, yazıtların özelliklerini kısaca açıklamaya çalışacağız. Bu yazıtlar Türk dilinin köklerine ışık tutan, milli alfabemizle yazılmış olan ve dönemin hükümdarlarının halkına seslenişi şeklinde kaleme alınan bir hazinedir. Yazıldığı dönemin dil, tarih, sanat, kültür ve yaşayışı hakkında muazzam bilgiler edinmemizi sağlayan bu tarihi kitabeler, Türk dili ve tarihi için inanılmaz önemli kaynaklardır.

Orhun Abideleri, yaklaşık olarak 6-8. yüzyıllar arasında hüküm sürmüş olan Göktürkler tarafından yazdırılmış ve günümüze kadar varlığını korumuştur. Göktürk Devleti’nin kağanlarının, hem kendi halkına hem de gelecek nesillere bir uyarısı niteliğinde olan bu yazıtlar, söylev özelliği taşımaktadır. Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk tarafından Orta Asya’da dikili taşlar üzerine yazdırılmıştır. Yazıtların yabancı Türkologlar tarafından bulunması ve okunması ne yazık ki 19. yüzyılı bulmuştur. Türk tarihinin bilinen en eski dönemlerine ışık tutan abideler, Türk dilinin bilinen ilk örnekleri olmakla da eşsiz eserlerdir.

Bugün Moğolistan sınırları içerisinde yer alan Orhun Yazıtları’nın üç büyük abide olan “Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk” şeklinde üç kitabeden meydana geldiği bilinir. Buna rağmen gerek Kazakistan ve Kırgızistan‘da, gerekse de Rusya bozkırlarını içine alan Orta Asya’nın muhtelif bölgelerinde Göktürk yazılı çok sayıda yazıt bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. Fakat bunların bir kısmı mezar taşı gibi bilgi içermeyen yazıtlar olduğu için, özellikle üç büyük kitabenin adı ve içeriği üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu yazıtlarda Bilge Kağan, Türk budununa seslenerek onlara ders vermekte, devletin işleyişini, halkın yaptığı hataları ve gelecekte dikkat edilmesi gereken hususları hatırlatmaktadır.

Orhun Yazıtları’nın bulunuşu çok yakın tarihlerde olmuştur. Sibirya bölgesinde incelemeler yapan yabancı bilim adamları, üzerinde runik harflerin olduğu yazıtlar gördüklerini söylemişlerdir. 1889 yılında Rus tarihçi Yardintsev tarafından bulunan abideler, 4 yıl boyunca çözülememiştir. Ancak 1893 yılına gelindiğinde Vilhelm Thomsen, Orhun alfabesini çözerek okumayı başarmıştır. Önce bu yazıtların kendi atalarının dili olduğunu düşünmüşler; fakat yazıtlardaki Çince metni okuduktan sonra bunların Türklere ait olduğunu anlayarak kelimeleri çözmeye başlamışlardır. İlk okuduğu kelimeler “Tengri” ve “Türk”tür. 1895 yılında ise başka bir bilim adamı Wilhelm Radloff, abidelerin tamamını okumaya muvaffak olmuş ve dönemin padişahı sultan II.Abdülhamid tarafından mecidiye nişanı ile ödüllendirilmiştir.

Abideler okunduktan sonra gerek Batı gerekse de Türk dünyasında yaklaşık bin yıllık tarihi bulunan bu yazılı taşlar ilgi odağı olmuştur. Türkiye’de yazıtlar üzerinde ilk çalışmayı Necip Asım yapmış, daha sonra Şemseddin Sami, Fuat Köprülü, Ziya Gökalp, Hüseyin Namık Orkun gibi büyük Türkologlar tarafından çeşitli yayınlarda işlenmiştir. Yazıtlardaki bazı kelimelerin etimolojisi üzerinden hareket etmek gerektiği için, Türklerin yapmış olduğu incelemeler uzun yıllar devam ederek Talat Tekin, Muharrem Ergin ve Ahmet Bican Ercilasun gibi Türklük bilimciler tarafından en doğru şekilde anlamlandırılmış, yorumlanmıştır.

Kitabeler, yaklaşık 3-4 metre yüksekliğinde ve dört cephesi olan taşlara Yolluġ Tigin tarafından yazılmıştır. Bazı yazıtların bir yüzünde Çince metinlere de yer verilmiştir. Abideler genellikle bir kaplumbağa kaidesi içerisine oturtulmuş, bazılarının üzerinde kurttan süt emen çocuk gibi tasvirlere de yer verilmiştir. Tonyukuk abidesi dışındaki iki abideyi de Bilge Kağan yazdırmıştır. Bu abidelerde çoğunlukla yapılan savaşlar, düşmanlarla mücadeleler, fedakarlıklar ve kahramanlıklar yer almaktadır. Bununla birlikte dönemin tarihine, yaşayışına, kültürüne ait özellikler de görebildiğimiz bilgilere de yer verilmiştir. Örnek olması için Köl Tigin Yazıtı’nın doğu yüzündeki bir bölümü aşağıya aktarıyorum:

Göktürkçe: “Üze kök Teñri asra yaġız yir kılındukda ikin ara kişi oġlı kılınmış. Kişi oġlınta üze eçüm apam Bumın Kaġan, İstemi Kaġan olurmış. Olurupan Türk buduñu ilin törüsin tuta birmiş, iti birmiş. Tört buluñ kōp yaġı ermiş. Sü sülepen tört buluñdaki budunuġ kōp almış, kōp baz kılmış. Başlıġıg yükündürmüş, tizliġig sökürmiş.”

Türkiye Türkçesi: “Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığında, ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üzerinde atalarım, dedelerim Bumin Kağan ve İstemi Kağan tahta oturmuş. Tahta oturarak Türk milletinin devletini ve töresini yönetivermiş, düzenleyivermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk edip dört yandaki milleti hep himayesine almış, hep kendisine bağlı kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş.”

Orhun Abideleri, birbirine çok yakın olmamakla birlikte Koço Çaydam Gölü ile Orhun Irmağı civarında bulunmaktadır. İsimlerini de Orhun Irmağı’ndan almaktadır. Abideler genellikle bir külliye içerisinde bulunmaktadır. Bu külliyenin içerisinde hayvan ve insan tasvirlerinin olduğu duvarlar, *balballar (1) , heykeller ve resimlerle bezenmiş yapılar bulunmaktadır.

Maddler Halinde Orhun Abideleri’nin Bazı Özellikleri

II.Göktürk (Kutluk) Devleti’ne aittirler.

II.Göktürk Devleti, 50 yıllık bir Çin esaretinin ardından Kutluk İlteriş Kağan’ın başlattığı isyanla beraber 682 yılında kurulmuştur. En önemli hükümdarları Kutluk İlteriş, Kapgan ve Bilge Kağan’dır.

Bulunanların içinde en önemlileri; Bilge Kağan, Kültigin ve Vezir Tonyukuk adına dikilenlerdir.

716 yılında tahta çıkan Bilge Kağan, devleti kardeşi Kültigin ile birlikte yönetmiş ve onların vezirliğini de Tonyukuk üstlenmiştir.

Tonyukuk Abidesi‘nde; Türklerin Çin esaretinden nasıl kurtulduğu, bağımsızlık savaşı ve Tonyukuk’un faaliyetleri anlatılır. Bu abideyi 716 yılında Tonyukuk bizzat kendisi yaptırmış ve kendisi yazmıştır. Bu nedenle ilk Türk tarih yazarı olarak kabul edilir.

Kültigin Abidesi, bir kaplumbağa heykeli üzerine açılan oyuk üzerine oturtulmuştur. Burada Türk-Çin ilişkilerinden bahsedilerek, Türk İmparatorluğu ve Kültigin methedilir. Abide, Kültigin’in erken ölümü üzerine çok üzülen kardeşi Bilge Kağan tarafından 732 yılında yaptırılmış, yeğeni Yollug Tigin eliyle yazılmıştır.

Bilge Kağan Abidesi‘nde ise devletin nasıl büyüdüğü, Kültigin’in ölümünden sonraki olaylar ve gelecek nesillere öğütler yer alır. Bilge Kağan’ın vefatından bir yıl sonra oğlu Tengri Kağan’ın isteğiyle yaptırılmış, yine yeğeni Yollug Tigin tarafından yazılmıştır (735).

Bir kavmin millete dönüşme hikayesinin belgeleridir

Her milletin kültür hazineleri vardır ve bu kültür hazineleri milletlerin hayatında çok büyük öneme sahiptirler. Orhun Abideleri (Köktürk Yazıtları) de Türk milletinin en önemli kültür hazinelerindendir. Orhun Abideleri, “Türk” adının geçtiği ilk yazılı belgeler olmaları sebebiyle Türk tarihi için büyük bir değer taşırlar.

Siyasetname özelliği taşır ve öğüt verirler.

“Çin halkının tatlı sözlerine ve yumuşak ipekli kumaşlarına kanıp, ey Türk halkı çok sayıda öldün! Ey Türk halkı öleceksin… Türk Oğuz beyleri, millet işitin! Üstten gök basmasa alttan yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilir?

“Türk” adının geçtiği ilk metinlerdir.

Çin kaynaklarında Türkler’den “Tukue” şeklinde söz edilmiştir. “Türk” kelimesinin yer aldığı ilk belge ise Orhun Abideleri olarak biliniyor.

Orhun alfabesiyle yazılmışlardır.

Kültigin ve Bilge Kağan abidelerinin batı cephelerinde Çince kitabe bulunur. Diğer 3 cepheleri ise Orhun alfabesiyle Türkçe olarak yazılmıştır. Hitabet sanatının oldukça güzel kullanıldığı bu eserler, üslup bakımından da son derece zengindir. Öylesine yan yana getirilmiş kelimeler değil, içli ve olgun satırlar neşredilmiştir. Cümleler yukarıdan aşağıya doğru okunur.

Türk milliyetçiliğinin temel kitabı olarak kabul edilirler.

“Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tâbi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş.“

Sosyal devlet anlayışı hakimdir.

İçi aşsız, dışı giyimsiz, zayıf çaresiz millet üzerine oturdum (tahta çıktım). Küçük kardeşim Kül Tigin ile sözleştik: Babamızın, amcamızın kazandığı milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçüğüm Kül Tigin ve iki şad (şehzade) ile ölürcesine çalıştım.”

Abidelerle ilgili ilk bilgileri Cüveyni vermiştir.

13.yüzyılda yaşamış olan İlhanlı Devleti tarihçisi Cüveyni, “Tarih-i Cihangüşa” adlı eserinde Orhun Abideleri’nden bahsetmiştir.


Kitabelerin kuşkusuz en büyük önemi, dünya üzerindeki milletler henüz barbarlıkla yaşıyorken, Türk milletinin temizliğe önem verdiğini, kadınları başlar üstünde yücelttiğini, ceplerinde ipek ütülü mendille gezdiklerini, güzel giyindiklerini, sadece avcı olmayıp ürettiklerini, savaşçı ve kahraman bir millet olduklarını, devlet geleneklerine bağlı yaşadıklarını, töreye ve ahlâka ciddi düzeyde önem verdiklerini, en ciddi kültür belirtisi olan okuma yazma bildiklerini, putlara tapmayıp tek bir yaratıcı olan Gök Tanrı‘ya inandıklarını, atalar ruhuna saygı duyduklarını, yeri geldiğinde kağanlarının bile halkına hesap verdiğini, askerlikte çok yetenekli olduklarını, mükemmel bir doğal güzelliğe sahip olan kutlu Ötüken‘de devlet kurduklarını, ölümden sonra hayatın olduğuna inandıklarını, kaliteli beslendiklerini… çeşitli yerlerdeki bilgilerden anlıyor olmamızdır. Bu Türk milleti için bugün büyük bir gurur ve ilhâm kaynağıdır.

Bence Her Türk evladı, bu abideleri, içeriklerini bir kez olsun okumalı, anlamalı ve tarih boyunca yaşanmışlıklardan yola çıkarak ve devlet hafızasına işlenmiş bilgiler ışığında bu günü daha iyi değerlendirmelidir.

(1) BALBAL : Orta asya türklerinde, şamanlık dininin geçerliliğini yaygın olarak koruduğu dönemde, ölen kişinin mezarının etrafına hayattayken öldürdüğü düşman sayısı kadar heykelcilik dikilirdi o heykellere verilen isimdir.

Kaynak: Prof.Dr. Talat Tekin’in , Orhon Yazıtları ve Prof.Dr. Muharrem Ergin’in , Orhun Abideleri adlı eserlerinden yararlanılmıştır.

Orhun Abideleri’yazımda kullanılan fotoğraflar yine aynı çalışmalardan ve internet üzerinden edinilmiş olup tarafımıza ait değildir.