Shodo Japoncadaki karşılığı ile “Yazının Yoludur”. Tüm diğer Japon sanatlarında olduğu gibi bir felsefi disiplindir ve kökleri Tao ve Zen öğretisine dayanır. Bu sanatları çalışan öğrenci, doğanın döngüleri içerisindeki prensipleri gözlemleyerek, önce kendinde sonra uyguladığı sanatında bu ilkeleri doğurmaya çalışır. Japon yazı sisteminin sembollerden oluşması, kaligrafi sanatını bir kat daha derinleştirir. Çünkü semboller aracılığı ile insan, sembollerin kaynağı olan doğanın kendisine daha da yakınlaşma fırsatı bulur. Bu sembollerin insanda oluşan karşılığı erdemdir ve öğrenci eylemleri ve sanatı aracılığı ile dönüşür. Doğadan aldığı ilham ile doğanın hareketine katılır.
Yazı nedir?
İnsan her zaman kendini ifade etme ve diğerleri ile iletişim içerisinde bulunmak amacıyla farklı yöntemler kullanmıştır. Prometheus’tan ateşi aldığından, diğer bir deyişle, bir zihne sahip olduğundan itibaren kendini daha incelikli ifade etme ihtiyacı doğmuş, iletişim ve aktarma başlamıştır.
İnsan ses ve şekiller aracılığı ile zihninde var olanı karşısındakinin zihninde de görünür kılmaya, bilimleri, sanatları, teknikleri aktarmaya çalışır. Konuşmak ve yazmak en temel iki ifade şeklidir. Konuşmak zihindekileri sesler aracılığı ile aktarırken, yazı semboller, şekiller kullanarak aktarır. Özellikle arkaik yazıların neredeyse tümü ideograflardan oluşur, yani semboliktir. Modern dünyanın ilkel ve zor bulduğu bu metot, aslında modern dünyanın zihinsel dünyası açısından kavraması zordur ama daha ilkel değildir. Çünkü semboller insanın doğasına, harflerden ve seslerden çok daha yakındır. İnsan şeyleri en iyi görerek öğrenir. Duyduğu şeyi unutur ama gördüğü şeyi unutmaz. Bir sembol görünür olmasının yanı sıra, o şeyin doğasına en yakın ifadeyi bir bütün olarak ve tek seferde karşıdakine iletir.
Önceleri ideografik olarak kullanılan dil, gitgide yerini seslere ve ideograflara göre daha az anlam taşıyan şekillere (harflere) bırakmıştır. Dilin yetenek edinmesi, onun evrildiğini gösterir; aynı zamanda anlamın dönüştüğünü de gösterir. Liu Hiseh’e göre yazı sistemleri düşünce sistemlerimize göre şekillenir. [1]
Biz ne isek, kullandığımız araçları da buna uygun şekilde yaratıyoruz. Bu farklılıkları aynı çağda farklı kültürler arasında dahi görmek mümkündür. Bazı kelimelerin çevirileri zordur, çünkü hedef dilde anlamının karşılığı yoktur. Bazı dillerde daha teknik ve yüzeysel kelimeler varken, bazı dillerde derin manalar içeren kelimeler mevcuttur.
Çince ve Japonca gibi, Antik Mısır dili de ideografik bir dildir. Mısır hiyeroglifleri var olan tüm nesnelerin modellerini ifade eder.
Shodo nedir?

Japon kaligrafisinin Japon dilindeki karşılığı Shodo’dur, yani “Yazının Yolu”dur. Japon sanatlarının tümü felsefi bir disipline dayanmaktadır. Chado (çay seremonisi), İkebana (çiçek düzenleme sanatı), Bonzai (ağaç budama sanatı) vb. Her sanat “evrenin işleyişini” yeniden harekete geçirme anlamı taşır. Evrenin yaratımında ilk hareketi gerçekleştiren öz her ne ise, bu sanatların uygulayıcısı da kendi içinde bu özü arar. Denge, sükûnet, dinginlik, aşk (birleştirme) ve derin kavrayış. Bu sanatlar en temelde savaş sanatlarının çalışma alanları olmuştur. Savaş sanatları da birer “yoldur”. Göksel yasanın prensipleri bu sanatların da prensiplerini oluşturur.
Tarihi ve Gelişimi
Japon kaligrafisi Shodo’nun kökenleri yine Çin’e dayanmaktadır. Çin’deki geçmişine baktığımızda, MÖ 4000 yıllarına kadar gitmekteyiz. MÖ 600 yıllarında Japonya’da uygulanmaya başlandığından bahsedebiliriz. Japon kaligrafisi Çin kaligrafisi ile ortak ilkelere, tekniklere ve stillere sahiptir.
İlk Japon kaligrafisi Nara’da bulunan Horyu-ji Tapınağındaki Buddha heykelinin halesinin üzerindedir. 7. yy’da Çince olarak yazılmıştır.
Kanji
Kanji, Çin yazı dilinin Japoncadaki karşılığıdır. Japonya Çin yazı dili ile tanışmadan önce, sözlü bir dildi ve yazı dili bulunmamaktaydı. İlk olarak Çince harfler ile karşılaşmaları Çin’den ithal edilen ürünler aracılığı ile olmuştur. MÖ V. yüzyıla kadar bu yazıların okunamadığından bahsedebiliriz. İmparator Ojin (270-310) zamanında, Wani isminde bir kahramanın Çin’e gönderildiği ve burada Çince karakterleri öğrenip Japonya’ya getirdiği ile ilgili bilgiler, Japonya’nın efsanevi yazıtları olan Nihon Shoki ve Kojiki’de anlatılır.
Çince ve Japoncanın dil bilgisi sistemleri birbirinden tamamen farklıdır. Japonca sondan eklemeli bir dildir. Çincede cümleyi meydana getiren kelimeler ek almazlar ve şekil değişikliğine uğramazlar. Kelimenin vurgu, tonlaması ve cümle içindeki sırasına göre görevi anlaşılır. Bu nedenle tonlamalar çok çeşitlidir. Japoncada ise kelime kökleri ve ekler vardır. Bu nedenle Çin yazı dilindeki kelime köklerini ifade eden ideogramlar Japoncanın yazılması için yeterli olmamıştır.
Önceleri iki dilin uyumu için fonetik işaretleri kullanılmış olsa da, sonrasında iki ayrı alfabenin eklenmesiyle Çince karakterler Japonca’da rahatlıkla kullanılmıştır. Bu iki hece alfabesi Hiragana ve Katakana’dır. Hiragana cümle içindeki ekler ve çekimler için kullanılırken, Katakana Japonca diline diğer dillerden geçen kelimeler için kullanılır. Bu iki alfabe Kanji’den türetilmiştir.
Kanji sistemi ideogramlar yani sembollerden oluşur. Bu ideogramlar da, nesnelerin doğadaki şekillerinden evrimleşerek oluşmuşlardır.
Japon Kaligrafisinin Özellikleri
Hızlı kavrama
İdeogramlar bize ilk bakışta çok uzakmış gibi görünseler de aslında günlük yaşamda biz de pek çok şeyi ideogramlar aracılığı ile kullanıyor ve anlıyoruz.
Bu şekilleri kullanmamızın sebebi anlatılmak istenileni en basit ve en kısa yoldan anlatmak ve anlamaktır. Aynı zamanda tüm dünyada az çok anlaşılan ortak bir dildir. Çünkü nesnelerin şekillerinden yola çıkarak sadeleştirilmiştir ve bu da onu ortak olarak anlaşılabilen bir hale getirmiştir.
Kendiliğindenlik
İnsan, yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır ve asla ona yabancı değildir. Bu nedenle doğanın akışını izlemek ve doğanın prensiplerini takip etmek insanın doğasına ait bir ihtiyaçtır.
“Evimi terk etmeden, tüm evreni bilirim.” der Lao Tzu.
Yaşam bir kavga veya bir savaş değildir; yaşam bir denizcinin tavrına benzer. Bir denizci denizin fırtınaları, gelgitleri, akıntıları, mevsimleri, inişlerin ve çıkışların ilkelerini anlar ve onları yolculuğunu sürdürmek için kullanır.
Bu yaşamın akışına katılmaktır, onunla beraber akmaktır. Kaligrafi sanatında da “kendiliğindenlik” olmalıdır. “Kendiliğindenlik” Lao Tzu’nun da birçok kez betimlediği şekilde “su gibi olmaktır.”
“Kendiliğinden” Kanji ile çizilirken “Doğa” kelimesi kullanılır; yani kendiliğinden doğaya uygun anlamına geldiğini söyleyebiliriz.
Suyu kimse hizaya sokamaz. İnsan da yaşam üzerinde güç uygulamaya çalıştığında her şey onun üzerine doğru baskıcı şekilde gelir, tıpkı kendisinin yaptığı gibi. Fakat su ile aktığında, yasaları takip ettiğinde doğal olarak onun bir parçası olarak yerini alır.
Savaş sanatlarında rakibin kendi uyguladığı güç ile alt edilmesinde de aynı prensip vardır. Usta kavga etmez, kör bir mücadeleye girmez, yasa ile birlikte akar ve gelen enerjiyi karşıya göndererek rakibi alt eder.
Edimsizlik
“Hiçbir güç uygulamaksızın, kontrol etmeksizin” anlamlarını taşıdığını söyleyebiliriz. Hint felsefesindeki “eylemde eylemsizlik” kavramı aslında buna benzerdir. Kaligrafide “enso” daire şekli bu ilkeyi ifade etmek için kullanılır.
Enso çizmek Japon kaligrafi ve mürekkep çalışmalarında günlük bir pratik olarak kullanılır. Yalnızca fiziksel bir hazırlık değil, zihinsel bir hazırlık yapılmasına da yardımcı olur. Aydınlanmayı, hiçliği, her şeyi ve mükemmelliği temsil eder. Diğer kaligrafi çalışmalarında da olduğu gibi, tek bir seferde çizilir ve çizim bittikten sonra geriye dönük bir düzeltme yapılmaz. Yaratıcının karakterini ve bilinç seviyesini yansıtır. Bu fırçanın yoludur, dönüşümün kendisidir.
Zen kaligrafisinde “boşluk” (Sk. Shunyata) aranır. Yaratım için boşluk gerekir. Şeylerin görünebilmesi için boşluk gerekir. Bu yüzden kişi bir yaratım gerçekleştirmek için kendi içindeki boşluğu arar. Bunun yolu da zihni boşaltmaktan geçer.
Yaşam Gücü “Erdem”
Japonca’da “erdem” kelimesinin karakteri “göz, gönül ve insan” sembollerinden oluşmuştur. Göz, gözler ve gönül idrak eder. İnsan da doğayı gözlemleyerek, doğanın ilkelerini idrak ettiğinde, kendindeki karşılığı “erdem” olacaktır.
Shodo Malzemeleri ve Uygulaması

Kaligrafi uygulamadan önce zihnin boşaltılması gerekir. Zihni boşaltmak için meditatif teknikler kullanılır. Kişinin amacı içsel enerjisini (ki-気) kâğıda aktarmaktır.
Bunun için kullandığı malzemeler mürekkep, emici kâğıt (Washi-和紙 ),(Genelde kâğıt dutundan, bambu ve pirinçten yapılır),
yumuşak fırçadır (fude-筆). Aynı zamanda shodo ustaları kırmızı renkte bir mühür kullanırlar. Bu mühürde isimleri yazılıdır.
Bir bez (shitajiki-下敷き) kâğıdın altına mürekkebin geçmesini önlemek için kullanılır.
Kâğıdın düzgün bir şekilde kaymadan durabilmesi için bir ağırlık (bunchin-文鎮),
mürekkebi su ile karıştırmak için kullanılan bir mürekkep taşı (suzuri-硯),
fırçayı dayamak için bir fırçalık (sumi 墨) gerekir.
Japon Kaligrafisi semboller ve teknik aracılığı ile estetiği ve güzelliği, evrenin hareketini sağlayan yasaları ortaya koyar. Bu sanatı uygulamak zihni boşaltmak, gözleri ve kalbi doğaya açmak anlamına gelir. Japon kültürü her yönü ile bu ilke üzerine kuruludur. Doğadaki her unsur canlıdır ve bir ruhu vardır. Bu ruh ile temas etmek ise günlük eylemlerde gizlidir. Çünkü kişi, doğanın kendiliğindenliğini, eylemdeki eylemsizliğini, yaşam gücünü gözlemleyerek içinde büyüttüğünde bu her hareketine yansıyacaktır. Yazının yolu Yaşamın kendisidir.
DİPNOTLAR:
[1] Writing systems: An Introduction to their Lingustic Analysis -What is writing? Cambridge University Press, s.8
[2] Suyun Yolu Tao, Alan Watts s.48