Sabunun Ardındaki Kimya: Sabun Koronavirüsü Nasıl Öldürüyor?
Ellerinizi sabun ve su ile yıkadığınızda, cildinizdeki mikroorganizmaları sabun molekülleri ile çevrelersiniz. Serbest yüzen sabun moleküllerinin hidrofobik kuyrukları sudan kaçmaya çalışırken, kendilerini belirli mikropların ve virüslerin lipit yapılarına sıkıştırarak lipit yapıların birbirinden ayılmasını sağlarlar.
Koronovirüsü etkisiz hale getirmede alkol bazlı dezenfektanlar da etkilidir, ancak virüsü cildinizdeyken etkiyi bertaraf etmenin en etkili yolu sabun kullanmaktan geçiyor.
Virüsler vücudun dışında saatlerce, hatta birkaç gün aktif şekilde yaşayabilirler. Dezenfektan sıvılar, mendiller, jeller ve alkol içeren kremlerin hepsi virüslerden kurtulmada etkilidir, ancak normal sabun kadar iyi olan ikinci bir seçenek yok!
Sağlık yetkilileri bize iki uyarıda bulunuyor: virüsü aldıktan sonra onu etkisiz hale getirebilecek veya ondan kurtulmanıza yardımcı olacak hiçbir ilaç yok. Ama aynı zamanda virüsün yayılmasını durdurmak için ellerinizi yıkamanız en büyük çözüm.
Koronavirüs için henüz bir ilaç yok, ancak büyükannenizin sabunu virüsü etkisiz hale getiriyor.
Sabun nasıl koronavirüs ve çoğu virüs üzerinde çok etkin çalışıyor?
Kısa öykü: Virüs, en zayıf bağın lipit (yağlı) iki tabakalı olduğu kendi kendine birleştirilmiş bir nanoparçacıktır. Sabun molekülleri, virüsün yağ zarının katmanlarının arasına girer ve virüsü derme çatma bir evin yıkılması gibi parçalar.
Uzun hikayeye bakarsak; virüslerin çoğu üç temel yapı taşından oluşur: ribonükleik asit (RNA), proteinler ve lipitler. Virüs bulaşmış bir hücre, daha sonra virüsü oluşturmak için kendiliğinden bir araya gelen bu yapı taşlarının çoğunu yapar.
Kritik olarak, bu birimleri bir arada tutan güçlü kovalent bağlar yoktur, yani bu birimleri birbirinden ayırmak için sert kimyasallara ihtiyacınız yoktur.
Enfekte bir hücre öldüğünde, tüm bu yeni virüsler kaçar ve diğer hücrelere bulaşmaya devam eder. Bazıları da akciğerlerin solunum yollarında hayatlarını kaybeder.
Öksürdüğünüzde veya özellikle hapşırdığınızda, hava yollarından gelen küçük damlacıklar 10 metreye kadar sıçrayabilir. Daha büyük olanların ana koronavirüs taşıyıcıları olduğu düşünülmekte ve bunlar en az 2 metre saçılabilmektedirler.
Bu küçük damlacıklar yüzeylerde toplanırlar ve genellikle çabucak kururlar. Ancak virüsler aktif kalır. İnsan cildi bir virüs için ideal bir yaşam alanıdır. Cilt organiktir ve yüzeydeki ölü hücrelerdeki proteinler ve yağ asitleri virüsle etkileşime girer.
Diyelim ki, üzerinde virüs parçacığı olan çelik bir yüzeye dokunduğunuzda, yüzeydeki virüsler cildinize yapışacak ve böylece ellerinize aktarılacaktır. Daha sonra yüzünüze, özellikle gözlerinize, burun deliklerine veya ağzınıza dokunduğunuz takdirde enfekte olabilirsiniz. (Çoğu insan her 2-5 dakikada bir yüzüne dokunduğu bilimsel bir araştırma ile kanıtlanmıştır.)
Virüsün sadece su ile yıkanması da işe yarayabilir. Ancak su, cilt ve virüs arasındaki güçlü, tutkal benzeri etkileşimlerle rekabet etmede iyi değildir. Yani tek başına su yeterli olamayabilir.
Sabunlu su tamamen farklıdır. Sabun, bazıları virüs zarındaki lipitlere yapısal olarak çok benzeyen amfifil olarak bilinen yağ benzeri maddeler içerir. Sabun molekülleri virüs zarındaki lipitlerle rekabet eder.
Sabun sadece virüs ve cilt arasındaki “yapıştırıcı” yı değil, aynı zamanda virüs içindeki proteinleri, lipitleri ve RNA’yı bir arada tutan etkileşimleri de gevşetir.
Hemen hemen tüm “dezenfektan” ürünleri içeren alkol bazlı ürünler, yüksek oranda alkol çözeltisi (tipik olarak% 60-80 etanol) içerir ve virüsleri benzer bir şekilde öldürür.
Ancak sabun daha iyidir, çünkü sürtünme ile tüm elinizi kolayca kaplayan oldukça az miktarda sabunlu su ile gerekli dezenfeksiyonu sağlayabilirsiniz.
Sabun en iyisidir. Ancak sabuna erişememe durumunda alkol bazlı dezenfektanlar tercih edilebilir.
Elleriniz temiz mi? Elbette, tuvalete gittikten sonra onları yıkadınız, ama muhtemelen düşündüğünüz kadar iyi bir şekilde temizlemediniz. El yıkama alışkanlığımızı gözden geçirme zamanı gelmiş olabilir…
Ellerimizi temiz tutmak, koronavirüs gibi hastalık yapıcı mikroorganizmalar ve virüsler yani patojenler yoluyla yayılan hastalıklardan korunmak için alabileceğimiz önlemlerin başında geliyor.
El Yıkama Teknikleri İle Yapılan Bir Deney
Hangi el yıkama tekniğinin daha faydalı olduğunu anlayabilmek için ilk olarak Glo Germ olarak bilinen bir jel sürmek gerekiyor. UV ışığı altında parlayan bu jel hijyen eğitiminde görsel bir yardımcı olarak kullanılıyor.
Aşağıda farklı el yıkama teknikleri ile yıkanmış elleri incelerken bilinmesi gereken şu: Resimlerdeki eller ne kadar beyazsa, o kadar kirli demek veya ne kadar koyu renk ise o kadar temiz…
Sonuçlar, banyo lavabosunda bir dahaki sefere iki kez düşünmenizi sağlayabilir.
Suya Tut ve Salla
Pek çoğumuz özellikle zamanımız olmadığı durumlarda akan suyun altına ellerimizi tutup ovuşturuyor ve sallayarak kurutuyoruz.
Ancak, resimde de görüldüğü gibi, durulama ve sallama pek bir işe yaramıyor. Görebileceğiniz gibi, bakterilerin sadece bir kısmı parmakların yanlarından çıkmış durumda. Bakteri kolonilerinin yerleşmiş olabileceği kütiküllerin etrafındaki beyaz halkaları görebilirsiniz.
Uzmanlarında dediği gibi hızlı bir durulama asla yeterli değil. Özellikle tuvalete gittikten sonra herkesin ellerini düzgün bir şekilde yıkaması gerekiyor.
Araştırmalar, erkeklerin sadece yüzde 37’sinin ve kadınların yüzde 61’inin tuvaleti kullandıktan sonra ellerini yıkadığını gösteriyor. (Türkiye’de bu oranın daha fazla olduğunu tahmin ediyoruz elbette)
Sabunsuz Yıkama, Havlu İle Kurutma – 6 saniye
Araştırmalara göre, insanlar ellerini yıkamak için ortalama altı saniye harcıyorlar. Ancak bu, bakterileri etkili bir şekilde giderecek kadar uzun değil. Araştırmacılar tarafından tavsiye edilen süre en az 15 saniye.
Ellerimizi biraz daha uzun süre yıkamak ilk duruma göre bakteri miktarını biraz azalttı. Ancak görselde de görebileceğiniz gibi elin sırt kısmında, tırnak altlarında, yüzük çevresinde halen yoğun bakteri mevcut.
Görselde göremesek de avuç içi biraz daha temiz durumda, çünkü çoğu insan ellerini yıkarken en çok çabayı avuçlarına gösterir. Oysa biliyoruz ki bilekler, parmaklar, parmak araları, el sırtı ve tırnak içleri de en az avuç içi kadar temizlenmelidir.
Ayrıca ellerimizi yıkamak kadar kurutmak da önemlidir. Havlu ile ellerin kurulanması sürtünme hareketi bakterilerin temizlenmesine yardımcı olacaktır.
6 Saniye Sabun İle Yıkama
El yıkamanın en önemli kısmı sabun kullanmak. Sabun bakterileri öldürmez, onlardan kurtulmanızı sağlar. Bunun nedeni, sabun molekülünün bir ucunun suya, diğer ucunun da kire (bakterilerin olacağı yer) yapışmasıdır. Yani, sabunla kaplı ellerinizi yıkarken, su sabunu sıyırıp kiri onunla alır.
Ayrıca, bakterileri öldürmek için antibakteriyel özelliklere sahip sabun kullanmanın fazla bir avantajı yoktur. Belki bir kaç fazla mikroptan kurtulunabilir ancak zaten çoğunluk normal sabunla da temizlenir.
Resimden de görebileceğiniz gibi, sabun kullanımında çok daha az beyaz alan var. Ancak yine de eller tam olarak temiz değil.
15 Saniye Sabun İle Yıkama
Michigan Eyalet Üniversitesi çalışmasında, bölge halkının sadece yüzde 5’inin ellerini 15 saniye veya daha fazla yıkadığını buldular. Bu durum eminiz ki bir çoğumuz için de geçerli.
Görselde de görebileceğiniz gibi beyaz alanlar oldukça azalmış durumda. Ancak tırnak yemek gibi elinizi ağzınıza götürme alışkanlığınız var ise tırnak altında ve kenarlarında kalan bakteriler halen zarar verebilcek boyutta…
Sabunla 30 Saniye Yıkama
30 saniye gerçekten uzun bir süre, ancak bu konuda yetkin bir çok merkez ellerimizi 15 ile 30 saniye arasında yıkamanın en ideali olduğunu söylüyor. Sonuçları kendiniz inceleyebilirsiniz.
Kurutmayı unutmayın…
Araştırmalara göre, mikropların yüzde 85’inin nemli ellerle, yüzde 0,06’sı kuru ellerle bulaşıyor. Bir havlu kullanmamızın avantajı sürtme eylemi de yıkarken kaçırdığımız mikropları ortadan kaldırabiliyor.
Koronavirüs sayesinde belki de hijyen alışkanlıklarımızı gözden geçirme zamanımız gelmiş olabilir…
Sağlıklı yarınlara…