Uyandım, sadece dünyanın geri kalanının hala uykuda olduğunu öğrenmek için.

– Leonardo da Vinci 

Çok yönlü zekasıyla insanlık tarihinde önemli bir yeri olan Leonardo da Vinci’nin 7 temel prensibi vardı.

Leonardo Da Vinci’nin genel olarak uyduğu prensipleri öğrenince başarmak için gerekli özellikleri de görmüş oluyoruz adeta.

Birbirinden değerli yapıtları ile Rönesans sanatını doruğuna ulaştırmış, yalnız sanat yapısına değil, çeşitli alanlardaki araştırmaları ve buluşlarıyla da tanınan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından ve dehalarından biri kabul edilen Leonardo Da Vinci’nin 7 temel prensibi hepimize ilham olacaktır.

1) Curiosita (Merak)

“Hayata karşı doyumsuz bir meraklı yaklaşım ve sürekli öğrenme için amansız bir arayış.”

Prensibi açıklayıcı olarak ” büyük beyinler büyük sorular sorarlar” cümlesini kullanabiliriz. Hayat karşısındaki şaşkınlık ve öğrenme için doyumsuz susuzluk, ekibimizi, müşterilerimizi memnun etmek için güncel kalmaya ve sürekli dönüşmeye iten motordur. Leonardo bu konuda ” tıpkı demirin kullanılmama nedeniyle pas tutması ve durgun suyun kokuşması gibi, kullanılmadığı sürece zekamız ziyan olur.” demiştir.

2) Dimastrazione (İspat)

“Bilgiyi deneyim, ısrar ve hatalardan öğrenmeye isteklilik yoluyla test etme taahhüdü.”

Öğrenmek tek başına yeterli değildir. Öğrenilen her şey mutlaka denenerek test edilmeli, doğruluğuna ondan sonra karar verilmelidir.

Bilimsel bilginin açık bir zihinle uygulanması, deneyim yoluyla öğrenme ve ileri profesyonellerle teknolojik kaynakların kullanımı, uygulamada mükemmelliğe yol açar.

Leonardo bile büyük hatalar ve şaşırtıcı gaflar yapmıştır. Kendiside bu konuda “bana öyle geliyor ki bütün kesin kanaatlerin anası olan deneye dayanmayan, kökeni veya vasıtaları birinci elden, denenmemiş veya beş duyudan biriyle sınanmamış bilimler yararsız ve hatalarla doludurlar” demiştir.

3) Sensazione (Hissetme)

“Duyuların, özellikle de görmenin, deneyimi netleştirmenin bir yolu olarak sürekli olarak iyileştirilmesi.”

“Ortalama bir insan görmeden bakar, duymadan duyar, hissetmeden dokunur, tatmadan yer, fiziksel şuuru olmadan hareket eder, kokuları veya kokuları algılamadan nefes alır ve düşünmeden konuşur”

Duyguların özellikle hayati deneyimlerin bir aracı olan görüşün devamlı olarak rafine edilmesi anlamına gelir. bir önceki ilkede bilginin test edilmesinin esas olduğunu söylemiştik. İşte bu testlerin yapılması insanın görme, duyma, tat alma, dokunma ve hissetme duyuları ile yapılır. Bu testlerin başarılı olması için bu duyguları geliştirmek esas olmalıdır. insanın doğduğu gibi duyularını sabit tutması başarıyı tökezler. Bu amaçla duyularımıza hitap eden her türlü dış etkeni algılama, anlama ve öğrenme çalışmaları, pratikleri yapmalıyız.

4) Sfumato (Pus)  (BELİRSİZLİĞİ KABUL ET)

Kelimenin tam anlamıyla ‘Dumana Çıkmak’ olarak tercüme edebiliriz — “aradoksu ve belirsizliği kucaklama istekliliği.

Belirsizlik karşısında dinginlik, zorlukları kabul etme ve dinginliği sürdürme istekliliği anlamına gelir. Güçleri uyandırıp deneyimleri artırırken ve duyular geliştirilip kesinleştirilirken mutlaka bilinmeyenlerle karşılaşılacaktır. İşte insanın zihnini bu belirsizliklere karşı açık bulundurması yaratıcı potansiyelini serbest bırakmasının tek ve en güçlü gizidir. Gelişen dünyada başarılı olmak için belirsizlikler altında çalışmaya alışmalıyız.

5) Arte/Scienza (Bilim & Sanat)

“Bilim ve sanat, mantık ve hayal gücü arasındaki dengenin gelişimi.”

Bilimsel gelişmeleri temsil etmek için sanatsal yetenek ve sanatı geliştirmek için bilimsel bilginin uygulanması anlamına gelen sanat ve bilim arasındaki denge. 

Prensibin özü kişinin beyninin tümünü kullanmasıdır. Hiçbir insan tek bir yeteneği veya birkaç yeteneği olan biri değildir. her insan doğuştan her türlü yeteneğe sahiptir. Yaşadığı ortam, koşullar, çevresindeki insanlar, kişinin beyninde ilgili bölümlerin gelişmesine neden olur. Fakat asıl olan insanın kendisinin beyninin tümü ile düşünerek tüm yeteneklerini geliştirmesidir. Bunun için günlük yaşamda yaptığımız her şeyi çok yönlü düşünmeliyiz. onunla ilgili her türlü ince ayrıntıya girmeliyiz. Elimizdeki işi hem bilim hem de sanatsal olarak değerlendirip, bilim ve sanat kurallarına uygun ve aynı zamanda mantık kurallarına uygun ve hayal gücümüzü zorlayıcı şekilde ortaya koymalıyız.

6) Corporalita (Vücudi Olma)

Zarafetin, çift yönlü el becerisinin, zindeliğin ve duruşun geliştirilmesi.”

Sağlık, Zihin-beden dengesinin, yaşamın kendisinin akışının sonucudur. Kişinin başarılı olması için öncelikle kendisiyle barışık olması gerekir. Bunu sağlayacak bir etkende insanın sağlıklı, zarif ve dengeli bir vücuda sahip olmasıdır. Bunun için kişinin sahip olduğu fiziki yapısını geliştirmesi gerekir. Bunu sağlamak amacıyla kişi; stresten uzak durmalı, zihnini şen tutmalı, dengeli bir beslenme yapmalı, uykusunu düzenli olarak almalı, zarafetine dikkat etmeli ve sağlığını korumalıdır.

7) Connessione (İlişkilendirme)

“Her şeyin ve fenomenin bağlantılılığının tanınması ve takdir edilmesi. Sistem düşüncesi.”

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunun tanınması ve takdir edilmesi, her şeyin ilişkisini anlamak ve değerlendirmek, sistemli düşünme anlamına gelir. Bu prensip daha önce sayılan altı prensibin sebep ve sonuçlarını ilişkilendirmeyi, bir arada değerlendirmeyi anlatır. Kısaca yaşadığımız her şeyi bir biriyle olan ilişkisini anlama çalışmalı, her şeyi bir arada değerlendirmeliyiz.