Bir helikopterin yusufçuğa ne kadar benzediğini hiç fark ettiniz mi? Peki serbest dalış paletlerinin balinalardan esinlenilerek yapıldığını söylesem ne derdiniz?
İşte tüm bunlar bizi biyomimetik kavramına götürüyor. Biyomimetik kısaca, insanların karşılaştıkları problemlerin çözümünde doğayı taklit etmesidir. Biyomimetik tasarım ve tasarımcıyı sürece dahil ederek doğadan ilham alarak yaratıcı çözümler geliştirmeyi hedefler. Biyomimetik yerine biyo-taklit ya da biyo-esinlenme sözcükleri de kullanılmaktadır.
Doğanın kusursuz dengesi bizlere her daim ilham vermiştir ve ilham vermeye de devam etmektedir. Günlük kullandığımız basit eşyaların geliştirilmesinden tutun da karmaşık teknolojilere kadar her alanda doğanın taklit edilmesine rastlamaktayız. Örneğin sabah işe gitmek için aceleyle evden çıkarken ayakkabılarınızı giyiyorsunuz ve bağlamakla uğraşmak istemiyorsunuz ya da ufak bir çocuğunuz var ve ayakkabı bağcıklarını henüz bağlayamıyor. Bu durumlarda cırt bantlı ayakkabıları kullanmak bizler için büyük kolaylık sağlıyor. Tabii ki sadece cırt bantları ayakkabı da değil, kıyafetlerimizden otomobillere kadar birçok alanda kullanıyoruz. Peki bu cırt bantların doğadan esinlenerek bulunduğunu biliyor muydunuz? Tahmin etmesi zor olabilir ama cırt bantlar, dulavrat otu sayesinde bugün hayatımıza girmiş durumdalar. Hatta biyomimetiğin bir bilim dalı olarak tanınmasının temeli de dulavrat otuna dayanıyor desek pek de yanılmış olmayız.
Biyomimetiğin bir bilim dalı olarak tanınmasının temelini, 1940 yılında İsviçre’de yaşayan George de Mestral adında bir elektrik mühendisi oluşturmuştur. George de Mestral köpeği ile birlikte Alp Dağlarında doğa yürüyüşüne çıktığı bir günde, “Dulavrat Otu” olarak bilinen bitki köpeğinin tüylerine ve kendisinin pantolonuna yapışıyor. Bu bitkinin kıyafetlerinden ve köpeğinin üzerinden zor bir şekilde ayrıldığını fark edince aklına dâhice bir fikir geliyor ve Dulavrat Otundan aldığı ilham ile birlikte günümüzde giyim endüstrisinde çokça kullanılan ve yerel dilde cırt bant olarak tabir edilen, Velcro Bandı ortaya çıkıyor.
George de Mestral, bu fikrin patentini alıp, doğayı kopyalamaktan söz ederek Biyomimetiğin ilk bilimsel deneyimi ortaya koyuyor. Aslında cırt bant buluşu da bu paragrafta anlattığımız kadar kısa değil, her fikrin ortaya çıkması gibi uzun uğraşlar içeriyor.
Doğa taklitlerine de birkaç örnek daha verelim. Bilindiği üzere yarasalar zayıf bir görme kapasitesine sahipler ve yönlerini yaydıkları titreşimlerin engellere çarpıp daha sonra da yansıması sayesinde bulmaktalar. İşte radarın da çalışma prensibi yarasalarla aynı sisteme dayanmaktadır.
Bir diğer popüler örnek ise Mercedes firmasının oto kontrol sisteminde tavuklardan esinlenmesidir. Tavukların vücutları hareket ederken kafaları ise sabit kalmaktadır. Tavukların başlarının düzenli bir şekilde ritmik hareket etmesinden ilham alan Mercedes, çok konuşulan bir reklam filmiyle de bu özelliğini tanıtmıştı.
Son olarak lotus çiçeği diyelim ve belki de sınırsız örnek verebileceğimiz bu konuyu şimdilik sonlandıralım. Lotus etkisi olarak bildiğimiz kendi kendini temizleyebilme özelliğine sahip bu bitkiye bir dahaki yazımızda detaylı bir şekilde yer vereceğiz.